Başkent hüznün rengine bürünüyor..
Mevsim Sonbahar !
çiçekli badem ağaçlarını unut.
değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
ıslak saçlarını güneşte kurut
olgun meyvelerin baygınlığıyla parıldasın
nemli, ağır kızıltılar…
sevgilim, sevgilim,
mevsim
sonbahar…
Nazım Hikmet
Ne diyelim ?
Ben oldum olası ilkbahar ve sonbahar mevsiminden pek etkilenirim. En çok bu iki “duygusal” mevsimi severim ve her yıl yollarını hasretle gözlerim.
Sonbahar; hazanın, hicranın, hüsranın, yürek burkan buruk ayrılıkların ve düş kırıklıklarının dolu dolu yaşandığı ve yürekleri dağladığı zamandır.
Sonbahar; sararıp solmanın, yanıp kavrulmanın ve kızarıp olgunlaşmanın adıdır.
Sonbahar; her biri bir çiçeğe dönüşmüş yaprakların kah sakince yerlerde sere serpe yatması, kah hırçınlıkla havaya savrulması kah ahenkle ortalıkta sarmaş dolaş uçuşarak oynaşmasıdır.
Sonbahar; hüznün göğe yükseldiği zamandır.
Sonbahar; tadı damakta kalan kırmızı bir şaraptır.
Ve sonbahar; hazin bir vedalaşmadır…
TANER YILDIZ
Foto: Djurgårdsbrunnskanal’da sandal sefası ve Djurgården den Sahil yolu (strandvägen) ve şehir merkezine bakış.